Eğitim uzmanı Alaattin Dinçer, “1. sınıfta var olup 12. sınıfa geldiğinde yok olan bu çocuklar nerede? Neden okuldan uzaklaşıyorlar? Ne eğitimde ne de istihdam olan milyonlarca çocuk ve genç için ne yapılması düşünülüyor? 5 yıllık stratejik planlarda ve orta vadeli ekonomik programlarda bu sorunun tahliline dair hangi gayeler belirlenmiş?” sorularını yöneltti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2011-2012 yılı ile 2021- 2022 istatistikleri üzerinden ilkokula başlamasına karşın 12. sınıfa kadar eğitimlerini devam ettiremeyen çocukların sayısal olarak mukayeseli tahlilini yapan Dinçer, şunları söyledi:
“Birinci kümedeki 14 ilin 2011-2012 yılı ilkokula başlama sayıları ile 2021- 2022 yılı 12. sınıfta görülenlerin sayılarını karşılaştırdığımızda; Şanlıurfa, Mardin, Batman, Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Ağrı, Muş, Van, Şırnak, Bingöl, Hakkâri, Adıyaman, Iğdır vilayetlerinde 286 bin 947 çocuğun 1. sınıfta kayıtlı olduğu görülüyor. Bu çocuklardan 165 bin 136’sı 12. sınıfta var, 121 bin 811’i ise yok. Bir öteki tabir ile bu 14 kentte okula başlayan çocuklardan yüzde 42.45’inin 12. sınıfta görülmediğini istatistik sonuçlarında görmek mümkün. Bu 14 vilayet ortasında 12. sınıfta görünmeyen çocukların oranı Şanlıurfa’da yüzde 59.13, Mardin’de yüzde 54.70, Iğdır’da yüzde 42.96, Siirt’te yüzde 39.95.”
KONYA’DA YÜZDE 43
Hem göç alan hem de endüstrileşmenin geliştiği İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Samsun, Adana, Mersin, Kayseri, Gaziantep, Konya, Antalya, Tekirdağ, Kocaeli, Zonguldak vilayetlerindeki durumu da araştıran Alaattin Dinçer, “Bu vilayetlerde 626 bin 370 çocuğun 1. sınıfa başladığını, bu çocuklardan 504 bin 538’inin 12. sınıfta olduğunu, 121 bin 832’sinin ise görülmediği sonucuna ulaştık. Yani bu 14 vilayette çocukların yüzde 19.45’i 12 sınıf sayılarında yok. Bu oran Konya’da yüzde 43.23, Adana’da yüzde 38.31, Mersin’de yüzde 25.09, İstanbul’da yüzde 22.82” dedi.
Seçtiği 28 ilin açık ortaöğretim öğrenci sayılarının da en ağır olduğu vilayetler olduğuna dikkat çeken Alaattin Dinçer, şu tekliflerde bulundu:
“-12.sınıfa erişememek, daha çok düşük gelir kümelerinde görülüyor. Ekonomik yoksulluk ve geçim tasası ile eğitim masraflarının çok yüksekliği, çocukların annebabaları tarafından okula gönderilmeyerek, çalışmaya yönlendirilmelerine neden oluyor.
-Sınavlara hazırlık, kurs merkezi ismi altında açılan kurumların sayıları her geçen gün artıyor, okulun yerini almaya başlıyor. Bu tabloyu uzaktan seyretmek, önlem almamak yeni ‘paralel yapılar’ oluşmasına yol vermek demektir.
-Çocuk personellik ve çocuk yaşta zorla evlendirilme büyük bir trajedi olarak ülkenin gündeminde kalmaya devam ediyor. Bütün çocuklar toplumsal güvenlik şemsiyesi altına alınarak, çocukların çocukluklarını yaşamadan emeklerinin sömürülmesine ve his dünyalarının örselenmesine son verilmeli.
-Örgün eğitim yerine açık öğretimi temel bir seçenek olarak sunmak, çocukları buna teşvik edecek yaklaşımlardan kaçınmak, çevresel tehdit ve tehlikelerden korumak için olabildiğince örgün öğretim içinde tutmak gerekiyor.