Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili genel seçimlerinin akabinde iktisatta de yeni gelişmeler yaşandı. Yeni kabinede Hazine ve Maliye Bakanlığı misyonunu devralan Mehmet Şimşek‘ten piyasalar umutluydu. Şimşek’in vazifeye geldiği birinci haftada dolar ve Euro cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Gün içinde doruğa vuran dolar 23,46‘ya yükselirken Euro da 25.57 ile en yüksek seviyeyi gördü. Gram altın fiyatı 1500 liraya dayandı.
Yine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek‘ın toplumsal medya hesabından yaptığı “Biraz sabır ve vakte gereksinimimiz var” kelamları de tartışıldı. İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu iktisatta yaşanan gelişmeleri Cumhuriyet TV‘de kıymetlendirdi.
“MEHMET ŞİMŞEK KOLTUĞUNU NEBATİ’YE BORÇLU”
Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel politikalar’ açıklamasını kıymetlendiren Kozanoğlu, “Seçimlerden sonra AKP‘nin yine kazanmasıyla ‘boş tencere’ tezinin yanlış olduğu görüldü. Bu sonucu ülkenin orta ve uzun periyotlu geleceğini tehlikeye atarak elde ettiler. Temel hedefleri doları 20 liranın altında tutmak ve yurttaşların seçimlere yansılı girmesini engellemekti. Yanlış olduğu belirli olan ve hepimize önemli maliyetler yükleyen bu siyasetler uygulanmasaydı Erdoğan kazanamayacaktı. Mehmet Şimşek’in daha evvel vazifeye gelip ‘rasyonel’ piyasacı siyasetlerini uyguladığı ve Erdoğan’ın kazandığı bir senaryo yoktu. Bir manada Mehmet Şimşek koltuğunu Nebati’ye borçlu” sözlerini kullandı.
“CEPHANE TÜKENDİ”
Dövizdeki tarihi yükselişi yorumlayan Kozanoğlu, “Ülkenin rezervleri tükendi, müdahale edecek cephane kalmadı. Dövizdeki sıçramaya gelince bunun denetimli yapıldığını düşünmüyorum” dedi ve şöyle devam etti: “Uluslararası yatırım bankalarının kur kestirimleri bu yükselişi öngörüyordu. Milletlerarası yatırım fonları Türkiye iktisadının istikrarını ve ortalama yurttaşımızın refahını gözettikleri için mi Türkiye iktisadını mercek altına alıyorlar yoksa yatırım yapmak için mi? İkincinin hakikat olduğunu düşünüyorum. Türkiye çok kaygan bir yerde yol alıyor. Beşerler dövizin daima yükseldiğini düşünürse talep artar daha da üst fırlayabilir. Türkiye’de beşerler dövizi harcamak için değil bir tasarruf aracı olarak alıyorlar. Lakin şu an alış-satış ortasındaki makas çok açık. İnsanları döviz satmaya özendirecek bir aralıkta değil.”
“EKONOMİNİN ALTINDA SAATLİ BOMBA ÜZERE…”
Hayri Kozanoğlu yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uygulaması beklenen siyasetlere ait, “Geçtiğimiz hafta kur muhafazalı mevduat 2,5 trilyon lira ile kamuya önemli bir yükümlülük getirdi. İnsanlara kur muhafazalı mevduatta kalmaya özendirdikçe bunun getirdiği yükümlülük artıyor, bunu sonlandırma yoluna giderseniz insanların tekrar döviz alma ihtimali var. Bu durum bir saatli bomba gibi iktisadın altında duruyor. Erdoğan, Şimşek’e programını uygulayabilmesi için ne kadar tahammül edecek ne kadar vakit tanıyacak? Geçmişte görülmemiş riskler nedeniyle Şimşek programını muvaffakiyetle uygulasa bile makro istikrarlara dönebilecek mi? Bunları uyguladığı vakit da sade yurttaş için iç açıcı bir görüntü ortaya çıkmayacak. Enflasyonun yükseliş trendine girmesi kaçınılmaz görünüyor. Kemer sıkma siyasetini uygulayacaksa memur, emekli ve personellere düşük artırımlar yapılması gerekiyor. Bu da toplumun zati aşağıda olan alım gücünü uygunca aşağıya çekecektir” formunda konuştu.
“MEHMET ŞİMŞEK’E YARDIMCI OLMALIYIZ” DEMİŞTİ…
Kozanoğlu, Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın “Mehmet Şimşek’e yardımcı olmalıyız” açıklamalarına da üstü kapalı cevap verdi:
“Bu kelamlar ile ‘Mehmet Şimşek’in uyguladığı siyasetlerden ömrünüz ve çıkarınız ziyan görürse, esasen pazardan marketten sıkıntı alışveriş yapıyorsunuz daha sıkıntı alışveriş yaparsanız da sabredin sesiniz çıkmasın’ denilmek isteniyorsa beşerler buna tahammül edebilir mi bilemiyorum. Şayet bizim üzere fikirlerini kamuoyuna söz edenler kast ediliyorsa biz esasen ekonomiyi bekleyen tehlikeleri söyleyerek yardım etmiş oluyoruz. Yardım etmek demek Mehmet Şimşek’i alkışlamak demek değil. Şayet istenen buysa bunu çok sayıda yapan var. Bizim üzere emekten yana olan ve kamucu siyasetleri savunan iktisatçılar ile neoliberal piyasacı iktisatçılar vakit zaman farklı şeyler söylüyoruz. Onlar ülkede demokrasi, insan hakları konusunda hassaslıkları olmadığını, piyasacı siyasetler uygulandığı takdirde ardında bu siyasetlerin olduklarını tabir etmeye başladılar. Neoliberalizm insan ve emek haklarını gözeten bir tıyniyete sahip değildir onlar için tek değerli olan teşebbüs özgürlüğüdür.”
