Gazipaşa’nın bir köyünde doğmuştu. Etrafta hiç okul yoktu. Ancak Antalya Aksu Köy Enstitüsü ile Ankara Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirerek yesyeni bir ömür boyutu kazandı. Yakacık Yetiştirme Yurdu yöneticisi Mücahit Bey’le evlendi, hayatını yetiştirilmelerine adadığı, emekli büyükelçi Gürcan ile mütercim Gürsan isimli iki oğlu oldu. Pakize Türkoğlu ile birinci kere, 1940’larda Ankara’daki konutumuza geldiğinde, ben on yaşlarındayken tanıştım. Hatta o ziyarette çektirdiğimiz fotoğraf, yıllar sonra Pakize Hanım armağan kitabına yazdığım yazıyla yaşadı. Eskişehir’de öteki köy enstitüleri öğrencilerini de çocuk yaşta görmüştüm. Dostluklarına ve ömür biçimlerine hayran kalmıştım.
“Tonguç ve Enstitüleri” isimli kitabı Türkiye İş Bankası Cumhuriyet’in 75’inci Yılı büyük mükafatını kazanmıştı. Öteki yayınları “Kızlar da Yanmaz” ve “Kısa Süren Hasat”tır. Daha iki gün evvel Hilmi Uysal ve Mualla Aksu ile birlikte “Sağlık Ekseniyle Köy Enstitüleri” isimli son kitabı yayımlandı. Köy Enstitüleri’ndeki tecrübesini bahis alan, konuşmacı olarak çağrıldığı çok sayıda bildirimler verdi. Köy Enstitüleri içinde eli kalem tutan öncü bir Türk aydınıydı. Binlerce çocuğu ve genci yetiştiren eğitimci, vurduğu yerden ses çıkaran müellif ve birikimi örnek bir düşünürdü. Hayat ile ilgili özgün değerlendirmeleri, yapan yaklaşımı ve her vakit yüzündeki tebessümü ile, eli değdiği herkese yol gösterdi ve ilham kaynağı oldu. İçten vericiliği ve kurduğu derin dostluklar onu tanıyanların kalbinde özel bir yer aldı.
Köy Enstitüleri uygulamasını haklı çıkaran hayatı, ülkemize pahalı bir armağandır.